Ali Özdemir

Parasını dövize yatıranlar milyonlarca kişi olarak ifade ediliyor. Onca çabaya rağmen bankalardaki tasarrufların yüzde 60’lık dilimi hala dövizde duruyor. Eline geçen her lirayı hemen gavur parasına çevirenlerin enflasyondan, fiyat artışlarından, zamlardan şikayet etmeye asla hakkı yoktur. 

Döviz alanlar bu ülkenin batmasına katkı yapıyorlar. 2000 yılında 1 dolar 0,6 TL (600 TL) idi. 2001 yılındaki ekonomik krizde bu rakam 1,7 TL seviyesine kadar yükseldi. Daha sonra 1,2 TL düzeyine indi. 2008 yılında gelindiğinde 1 dolar 1,18’lerde idi. 2013 yılında gelindiğinde dolar sadece 2 TL idi.  

2013 yılından sonra yükselişin ivmesi artmaya başladı. Aradan geçen 9 yılda 2 TL’den 16,5 TL’ye yükseldi. Hala da yukarı tırmanmaya devam ediyor.  

Kendisini ekonomi uzmanı olarak lanse eden Atilla…., Selçuk…., Murat…., Devrim…. vb. gibi goygoycu tipler çürük medya organları aracılığıyla halkı galeyana getirmeye devam ediyorlar.  

Dövize ve altına yatırılan paralar ülkenin kalkınmasını engeller. 2013 yılında 1 gram altın 114 TL seviyesinde idi. Yani 57 dolar idi. Aradan 9 yıl geçti. Altın hala 59-60 dolar seviyesinde.  

ABD’de de enflasyon var. Bu rakam yüzde 2-7 arasında değişiyor. 10 sene önce 1000 dolar ya da altın alan kişinin parasının alım gücü (enflasyon nedeniyle) her yıl yüzde 2-7 arasında düşmektedir. Bu bilgiyi birçok insanımız idrak edemeyecektir. Ama hakikat budur. Enflasyon paranın alım gücünü düşürür. Yani 10 yıl önce ABD’de 1000 dolara alınabilen gıda miktarı ile bugün alınabilen gıda miktarı yüzde 20-25 daha azdır.  

Parasını dolar, euro ya da altında tutanlar da enflasyon sebebiyle zarar etmektedirler.  

O halde ne yapmalıyım diyenlere çok sağlam şirketlere ortak olunuz ya da A tipi yatırım fonları alınız diyebilirim.  

Türkiye’nin menkul kıymetler borsasında 470 şirketin pay senetleri alınıp satılıyor. Bunların yüzde 10-20’lik dilimi dövizden ya da altından 10-30 kat daha fazla getiri sağlıyor. Bunların hangileri olduğunu biraz araştırma yaparak siz de tespit edebilirsiniz.